31 Mart 2012 Cumartesi

DUYGULARIN RESSAMININ SERGİSİ: VAN GOGH ALIVE

                                                                                                        
                                                                                                                          Van Gogh’un Anısına…
 
       Resime ilgim olmasına rağmen, ressam Vincent van Gogh ile ilgili bildiklerim oldukça sınırlıydı. Depresyonlar yaşamış birisi olduğunu ve yaşadığı bunalımların birinde de kulağını kestiğini biliyordum. Bir de kullandığı değişik bir teknikle; kalın fırça darbeli ve renk cümbüşü içerisindeki resimlerini az çok tanıyordum. Van Gogh Alive sergisine gidene kadar bildiklerim bunlardan ibaretti. Birkaç hafta önce sergisini gezdikten ve bugün de Van Gogh’un doğum günü olması dolayısıyla, biraz sanat albümü karıştırıp bu yazıyı kaleme aldım.
       Abdi İbrahim İlaç Firması’nın sponsorluğunu yaptığı Van Gogh Alive Sergisi’ne sergi demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. Çünkü bilinen sergi formatından oldukça farklı olan bu “izlence”de teknolojinin tüm imkanları kullanılıyor ve çok boyutlu bir gösteri sunuluyor. Sergi, 10 Şubat-15 Mayıs 2012 tarihleri arasında Karaköy-İstanbul Modern, Antrepo 3’de ziyaret edilebilir. 15 Ekim-30 Aralık tarihleri arasında da Ankara’da sanatseverlerle buluşacak bu etkinlikte Van Gogh’un 3000’i aşkın dijital imajı ses, ışık ve renk cümbüşü içinde sunuluyor.
       Karanlık olan bu ortama girdiğinizde önce ressamın yaşadığı dönemin etkili ve güzel klasik müzik eserlerini duyuyorsunuz. Sonra dev ekranlara, duvarlara ve hatta tavana yansıtılan görüntülerle bu müziklerin gayet güzel örtüştüğünü fark ediyorsunuz. Sanatçının en kayda değer eserlerini seyrederken, mektuplarından derlenen düşüncelerini de okuyor ve bu duygulu sanatçının yaşadıklarına ve bıraktığı eserlere bakıp şaşırıyorsunuz. Çünkü Van Gogh, çok fazla sayıda resim yapmasına rağmen, yaşarken sadece bir resmini sattırabilmiş. 


Delilik ile dâhilik arasındaki ince çizgide gidip gelen sanatçının kısa yaşam öyküsü de şöyle:

      Vincent Van Gogh, 30 Mart 1853’te Hollanda’nın güneyindeki Zundert kasabasında papaz bir babadan dünyaya geldi. İlginç olan şu ki, bir yıl önce 30 Mart 1852’de aynı isim konmuş kardeşi ölü olarak dünyaya gelmişti. Bu travmatik olay hayatını dolaylı olarak etkiledi. Resim yapmaya başlamadan önce birçok işte çalıştı, fakat beceremedi. Bunlar, aile işi olan resim ticareti, vaiz rahipliği, gönüllü öğretmenlik, kitapçılık gibi işlerdi. 21 yaşında iken aşkına karşılık bulamadı. Aynı durum, 28 yaşında iken kuzinine olan karşılıksız aşkı ile tekrar başına gelir. 1880 yılında varlıklı kardeşi Theo’nun tavsiyesi ile resime başlar. Akademik resim eğitimi, gerek sağlık durumu gerekse akademik sanata güvensizliğinden dolayı eksik kalır. Döneminin birçok
ressamı ile tanışır ve kısmen çalışır. Hayatı ve düşünceleri ile ilgili birçok ayrıntıyı, kardeşine yazdığı 670 civarındaki mektuptan öğreniriz.


       Daha çok manzara ve çiçek resimleri ile tanınır. Çok sevdiği sarı renk başta olmak üzere, renklerle duygularını anlatmayı seçmiştir. Özellikle ayçiçeklerini ve bunları resmetmeyi çok seven sanatçı, onları “…sanki kendimden bir parça” diye nitelendirmiştir. Özellikle hayatının son yıllarında iniş ve çıkışları daha sık olmuş; arkadaşı olan ressam Gaugin’i ustura ile tehdit etmiştir. Misafir arkadaşının gidişinden sonra da kendi kulak memesini kesmiştir. Kendi isteği ile akıl hastanesine yattığı dönemde de geçirdiği krizler arasında resim yapmayı sürdürmüştür. Çıktığı bir akşam yürüyüşünde kendini tabanca ile yaralamış, iki gün sonra 29 Temmuz 1890 yılında vefat etmiştir.
   Post izlenimci türün usta ressamının bugün eserleri olağanüstü yüksek fiyatlarla el değiştirmektedir. Tabloları on ayrı ülkedeki 25 büyük müze ve sanat galerisinde sergilenmektedir. Mektuplarından oluşan kitapları, eserlerinden üretilen hediyelik eşyaları da dahil olmak üzere yaşadığı döneme tezat bir şekilde günümüzde adeta bir para makinesine dönüşmüş durumdadır. 

 
       
   Kendi düşüncelerinden bir bölümü aşağıda:  
- 30 yıldır bu dünyanın üzerinde yürüyorum ve bir şükran ifadesi olarak bir anı bırakmak istiyorum.
- Resimde renk, heyecan gibidir.
- Hayattaki amacım, yapabildiğim kadar resim ve çizim yapmak... Yaşamımın sonunda aşk ve naif bir pişmanlıkla geriye bakıyor olacağım.
- Hayatı bilmenin yolu, birçok şeyi sevmektir.
- İçimde büyük bir ateş yanıyor, fakat kimse ateşin başına ısınmak için gelmiyor ve yanından geçenler sadece dumanı görüyor.
- Bir sanatçının bir vaiz ya da kilise görevlisi olması gerekmez, ama kesinlikle insanlarına sevgisinin olması gerekir.
- Sanatımla insanlara dokunmak istiyorum. “Derin ve şefkatli hisler besliyor” demelerini istiyorum.
- Sevgisiz yaşamayacağım.
       
    Resim sanatının dahi sanatçısı, acaba eserlerinin günümüzde gördüğü ilgiyi görseydi, ne düşünür ve ne söylerdi merak ettim.   

MERAKLISI İÇİN İLGİLİ DİĞER LİNKLER:        

GoogleArt Project Sitesinde seçme Van Gogh galerisi burada. Ayrıca burada.
Vincent Van Gogh Galerisi burada (İngilizce).
Van Gogh’un hayatını anlatan "Lust For Life" filminin fragmanı burada.
Akira Kurosawa’nın Dreams (1990) filminin Van Gogh ile ilgili “Crows” bölümü burada.

         

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder