6 Ekim 2012 Cumartesi

KUVAYİ MİLLİYE DESTANI (İnceleme)



                     EDEBİYAT UYARLAMALARI–7

                                                                                Kurtuluş Savaşı’nı Yaratanlara ve Yaşatanlara…
      Bu ay her yönüyle sıra dışı bir uyarlamadan bahsedeceğiz. Tarihimizdeki eşsiz ve sıra dışı bir var olma mücadelesi ile bunun zaferi olan Kurtuluş Savaşı’ndan ve bu zaferin tarihi gerçeklerinden ilham alan Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye (Destanı) ile aynı isimli ve Nuri Kurtcebe imzalı çizgi roman uyarlamasını inceleyeceğiz. Ayrıca bu güzel eserin televizyon dizisi yapılması projesinden bahsedeceğiz.

  
VAROLUŞ ZAFERİNİN GÜZEL ŞİİRİ: KUVAYİ MİLLİYE DESTANI

    Kurtuluş Savaşımızın en güzel ve çarpıcı edebi eserlerinden biri hiç şüphesiz Kuvayi Milliye Destanı isimli şiirdir. Bu şiirin adı “Kuvayi Milliye” ise de “daha kolay anlaşılması için “Kuvayi Milliye Destanı” şeklinde de anılmakta ve kullanılmaktadır. Hatta, yer yer “Kurtuluş Savaşı Destanı” şeklinde de anılmaktadır. Kuvayi Milliye Destanı şeklinde söylemek de yanlış olmaz, çünkü Nazım Hikmet bu eserin son şeklini verip yayınlatmak istediğinde baskı nüshasının kapağına “Kuvayi Milliye” yazıp hemen altına da “Destan” ifadesini küçük harflerle eklemiştir. (Kaynak: Cevdet Kudret araştırması-1968) Nazım Hikmet, bu eserini vatan hainliği suçuyla ceza aldığı hapis yıllarında yazmıştır. 1939’da İstanbul Tevkifhanesi’nde yazmaya başlamış, 1940’da Çankırı Hapishanesi’nde ve 1941’de Bursa Hapishanesi’nde yazarak tamamlamıştır. Muhtemelen, şairin bu şiiri yazmasının esas nedeni,  kendisinin zannedildiği gibi bir vatan haini olmadığını, her şeyiyle vatanına ve halkına olan bağlılığını sanatıyla gösterme amacı taşımasıdır. Bu tarihten sonra eser üzerinde 1950 yılına kadar bazı düzeltmeler ve eklemeler de yaptığı bilinmektedir.
    Eser, Nazım Hikmet’in uzun okumaları ve araştırmaları sonucunda yazılmış, yazıldıktan sonra da zaman zaman esere tekrar dönülerek son şeklini almıştır. Bu okumalardan biri de Atatürk’ün “Nutuk” isimli eseridir. Eserde anlatılan olaylar gerçekten yaşanmış olaylar ve her bir karakter, halkın kendisinden olan gerçek kimliklerdir. Şair, çok bilinen bir şekilde zaferin komutanlarını ve bunların yakın çevresini değil, pek bilinmeyen, kıyıda köşede kalmış isimlerinden yani halktan bir destan yaratmayı tercih etmiştir ve bunda da başarılı olmuştur. Şairin şirini yazarken, dayısı olan ve Atatürk’ün silah arkadaşı General Ali Fuat Cebesoy’dan belge ve kaynak yardımı aldığı, hatta hapishanede ziyaretine gelenlerden de çeşitli bilgiler edindiği bilinen hususlardır. 

   Nazım Hikmet’in eserleri 1938 yılından itibaren yasaklandığı için uzun yıllar gizli-saklı bir şekilde eserleri okunabilmiş, ancak 1965 yılından itibaren ülkemizde yasal olarak basılabilmiştir. Dünyada belki de örneği olmayacak veya çok nadir görülebilecek şekilde çizer Nuri Kurtcebe tarafından şiirin her bir dizesine sadık kalınarak çizgi romana uyarlanmıştır. Bilgi Yayınevi tarafından ilki 1968’de, ve genişletilmiş baskı olarak 1974’de eser eksiksiz ve son haliyle basılmaya başlanmış; ayrıca içinde ressam Abidin Dino’nun “Kuvayi Milliye İnsanları” isimli toplam 18 resminin (bir tanesi yukarıda), Cevdet Kudret’in açıklamalı ve karşılaştırmalı notlarının ve şairin destanın başına eklemek isteyip yazdığı sonra da vazgeçtiği “Hikayei Dastan” başlıklı yazısı da bu basımlarda bulunabilir. Eserin yayın haklarını halen elinde bulunduran Yapı Kredi Yayınları’nın (YKY) halen piyasada olan yeşil kapaklı ve içinde Kuvayi Milliye’den başka Saat 21-22 Şiirleri, Dört Hapisaneden, Rubailer isimli diğer şiirlerinin de olduğu günümüzdeki baskısından daha zengin kapsamdaki bu eski baskıların daha değerli ve kapsamlı  olduğunu düşünüyorum.


BLOG GÜNCELLEME NOTU: Yapı Kredi Yayınları, yıllar sonra ilk “yeni” baskısı yapılan “Kuvayı Milliye-Abidin Dino Desenleriyle” kitabını Mart 2013’de yayınlamıştır. (YKY sitesi burada.) Kitap kapak resmi aşağıda.



Destan, Başlangıç bölümündeki “Onlar” başlığı altındaki mısralar ile başlar ve destanın son kısmı da aynı mısralar ile biter:

Onlar ki toprakta karınca,
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
korkak,
cesur,
cahil,
hâkim,
ve çocukturlar

1 Ekim 2012 Pazartesi

UNUTULMAZ ÜÇLÜ (ÖYKÜM)



       İki aylık olarak yayınlanan NOTOS Edebiyat ve Öykü Dergisi’nde amatör yazarlar için her sayıda bir resim veya fotoğraf yayınlanarak bu resim/fotoğrafa uygun olabilecek, 400-900 kelime ile sınırlı olacak bir öykü kurgulamaları istenmekte. Gönderilen bu öyküler bir sonraki sayı için değerlendirilmekte ve en uygunu seçilip yayınlanmakta. Böylece, en azından bir yazar adayının öncelikli olarak kendisi ile yarışması, bunun paralelinde de yayınlanmayı hak eden öykü ile kendi yazdığını kıyaslayarak; kendi kurgusunu, dilini, hatta hayal gücünü fark etmesi amaçlanmakta. Resim veya fotoğrafın derinliğine ne kadar yaklaşılırsa öykünün de o denli başarılı kabul edileceği dergide belirtiliyor. Elbette uygun bir üslup ve kurgu sağlanarak…              
   NOTOS Öykü’nün Ağustos-Eylül (35’nci) sayısında İspanyol ressam El Greco’nun “Fabula”isimli tablosu yayınlandı ve yine amatör yazarlardan bu resme uygun bir öykü kurgulamaları istendi. Derginin 36’ncı sayısında (Ekim-Kasım 2012 Sayısı) gönderilen öykülerden bu resme en uygun olarak Özge Kahraman’ın “Tek İstedikleri Benim” öyküsü seçilmiş. Bence güzel bir öykü kurgulanmış. Ben de bu resim için “Unutulmaz Üçlü” öyküsünü kurgulamış ve göndermiştim. Aşağıda, göndermiş olduğum “Unutulmaz Üçlü” öyküsü ve ilgili resim bulunmakta. İsterseniz önce sayfanın ortasındaki resme bakarak siz de kafanızda bir öykü oluşturmaya çalışıp, sonra okuyabilirsiniz. Amatör yazarlıkta kendinizi denemek istiyorsanız Notos Edebiyat ve Öykü Dergisi’ni alıp ister serbest konulu, isterse belirlenen resimlere göre yazdığınız öykülerinizi  gönderebilirsiniz...
     Derginin 36’ncı sayısında ayrıca kapak konusu olarak bilimkurgunun ana konularından ütopya-distopya (geleceğin aydınlık ve karanlık toplumu) edebiyatı inceleniyor.
                      

                                       BİR RESİM, BİR ÖYKÜ – 1


                                                     UNUTULMAZ ÜÇLÜ

  Hayatımın  ışığı Isabella, mutluluğumuzun kaynakları çocuklarım Angelika ile Pedro,      
  Hepinizi çok özledim. Hepiniz rüyalarımda benimle konuşuyorsunuz. Az kaldı, biliyorsunuz. On dokuz gün sonra size kavuşuyorum. Bu mektubumu aldığınızda daha da az kalmış olacak. Kızım Angelika ve oğlum Pedro, size güzel hediyeler getireceğim yine. Ama söylemem, sürpriz olsun. Ah Isabella, senin kokunu öyle özledim ki, bilemezsin. Sen şimdi yine, benim kocam aç kalıyor mudur, acaba istediği şeyleri yiyebiliyor mudur diye merak ediyorsundur. Merak etme, seninkiler kadar güzel olmasa da bazen güzel yemekler de çıkıyor burada. 
 Yalnız bu aralarda hemen hiçbirimizde keyif kalmadı. Talihsiz bir şeyler oldu ve sihir birden bozuldu. Bizlerde keyif yokken seyirciyi nasıl keyiflendireceğiz hiçbirimiz bilmiyoruz. Feliciano, biliyorsun kendisi sirkin sahibi olarak burada elinden geleni yapıyor. Gülüyor, bizlere takılıp fıkralar anlatıyor, ama hiçbirimiz o üçlüyü unutamıyoruz. Hepiniz hatırlarsınız, beni uğurlamaya geldiğiniz o sabah önce o yaramaz oğlanı görmüştünüz. Biz konuşurken, önce yanımıza gelmiş ve Pedro’nun elindeki küçük fıstık torbasını kapmıştı. Uzağa kaçıp sevinç çığlıkları atmış ve sonra tekrar yanımıza gelmişti. Fıstıklar bitmişti tabii. Sonra da küçük Angelika’mın beyaz şapkasını kafasından kapıp kaçmış ve kendi başına takmıştı. Biz gülmekten kırılırken o sevinç çığlıkları atıp etrafta koşturup duruyordu. Evet, yaramaz ama çok zeki bir şempanzeydi. Sonra koşturarak gelen Antonio’yu görmüştünüz. Paco’ya kızıp derhal şapkayı iade etmesini söylemişti. Paco da hemen getirmiş ve şapkayı Angelika’ya verdikten sonra aynı ona öğretildiği şekilde onun elini nazik bir şekilde tutup öpmüş ve başını öne eğip mahcup şekilde durmuştu. Antonio, daha 12 yaşında olmasına rağmen gerçek bir liderdi. Tüm bu numaraları onlara nasıl öğretirdi ve onlar da nasıl yaparlardı hepimiz şaşar kalırdık. Tabii bir de Ricardo vardı. Antonio ile Paco’nun arasına, sonradan Feliciano’nun isteği ile katılan üçlünün son halkası. Sizler onu görmediniz. Çok temiz, biraz safça bir adamcağızdı. Hiç kimseye bir zararı olmayan Ricardo,