6 Şubat 2013 Çarşamba

Pİ’NİN YAŞAMI (Life of Pi)(İnceleme)


              EDEBİYATTAN SİNEMAYA UYARLAMALAR–10


     Bu ay oldukça taze bir edebiyat uyarlamasından bahsedeceğiz. Dünyada çok satan bir kitaptan ve onun 2012 yılı sonunda gösterime girip bu yıl 2013 Oscar ödüllerinde tam 11 dalda ödül adaylığı bulunan film uyarlamasından bahsedeceğiz. Kitabımız ve filmimiz: Life Of Pi, yani Pi’nin Yaşamı. Yolculuk başlasın…


ÇOK SATAN BAŞARILI BİR KİTAP: Pİ’NİN YAŞAMI

    Dram-macera (hatta biraz da fantastik) türdeki Pi’nin Yaşamı romanı, esasen biraz da spiritüel bir yolculuk romanıdır. Yann Martel tarafından yazılıp Eylül 2001 yılında yayınlanmıştır. Kısa sürede Fransa, İngiltere gibi ülkelerde tanınıp ödüller kazanmaya başlamıştır. Edebiyat dünyasının prestijli ödüllerinden “Man Booker Ödülü”nü 2002 yılında kazanmıştır. Ayrıca 2003 yılında “Exclusive Books Boeke” Ödülünü ve Asya–Pasifik Amerikan Edebiyat Ödülünü kazanmıştır. Ülkemizde Temmuz 2003 yılında İnkılap Yayınevi tarafından ilk olarak basılmış, günümüze kadar birkaç baskı daha yapmıştır. Yaklaşık olarak dünyada 7 milyon satışlık bir başarıya ulaşmıştır.
    Romanda Piscine Molitor Patel isimli Hintli bir gencin yaşamından önemli bir kesite ve sıra dışı bir yolculuğuna tanık oluyoruz. Babası Hindistan’da bir hayvanat bahçesinin sahibi, müdürü ve işletmecisi olan bu genç, küçüklüğünden itibaren hayvanları gözlemleme şansına sahip ve onları tanımaya çalışıyor. Kitabın 114 sayfalık bu ilk kısmı, bize hem Piscine’i ve ailesini; hem de birçok hayvanı bir belgesel izler gibi tanımamızı sağlıyor. Öyle ki, hayvanların karakteristik özellikleri ile temel ihtiyaçlarının neler olduğu, nasıl sakinleştirip kontrol edilebilecekleri, onların huzurunu bozan şeyler, hangi durumlarda neler yapabilecekleri ayrıntılı olarak anlatılıyor. Yazarın bu bölümü yazarken sıkı bir araştırma yaptığı gözüküyor. Bu arada, ergenliğe adım atmış olan bu gencin dini inanç olarak sadece Hindu dinine bağlı olmadığını, diğer üç büyük dine de sempatiyle baktığını, hatta Hindu dininin yanı sıra Hristiyanlık ve Müslümanlığın bazı dini ritüellerini yaptığını görüyoruz. Dindar olmanın anlamının illa ki tek bir dine bağlı olmak olmadığını, diğer dinlere de saygıyla ve o pencereden bakmak demek olduğunu kahramanımız bizlere yansıtıyor.    
   İsmini Fransızcadaki “havuz” kelimesinden alan Pi, okulda ismi yüzünden alay ediliyor. O da güzel bir buluşla isminin “Pi” olarak çağrılmasını sağlıyor. Daha sonra ailesi hayvanların bir kısmını satarak, bir kısmını da gemiyle taşıtarak Kanada’ya (yazarın memleketi) taşınmak zorunda kalıyor ve bir gemi yolculuğu sonrası romanın esas sürükleyici bölümü ikinci kısımda başlıyor. Deniz kazası olduktan sonra kurtarma filikasında kendisinden başka Richard Parker isimli bir Bengal kaplanı, Portakal suyu isimli bir orangutan, bacağı kırık bir zebra, bir sırtlan olduğunu fark ediyor. Bir de fareler ve sinekler. Bir metre derinliğinde, 8 metre boyunda ve 2.5 metre boyundaki filika, yaşanacak birçok sürprize ev sahipliği yapmaktadır…

KİTAPTAN BAZI BÖLÜMLER:

“… Kaplanlar, diğer bütün hayvanlar gibi şiddeti bir hesaplaşma amacı olarak görmezler. Hayvanlar, öldürülmeyi göze alarak öldürmek uğruna kavga ederler…”
“… Terbiyecinin yapması gereken tek şey, süpermen konumunu aralıksız sürdürmesidir. Kademe düşerse bu ona pahalıya mal olur. Hayvanlar arasında düşmanca saldırgan davranışlara neden olan şey, toplumsal güvensizlik ifadesidir. Karşınızdaki hayvanın yerini bilmesi gerekir, gerek altınızda gerekse üstünüzde…”
“… İmam ve papaz başlarını salladılar. “’Ama bir insan aynı anda bir Hindu, bir Hristiyan ve bir Müslüman olamaz. Bu olanaksız. İçlerinden birini seçmeli.” ‘“Bunun suç olduğunu zannetmiyorum ama sanırım haklısınız”’ diye cevap verdi babam…”Bapu Gandhi “’Tüm dinler gerçektir.”’ demişti. Ben yalnızca Tanrı’yı sevmek istiyorum”’ sözleri ağzımdan kaçtı ve yüzüm kızararak bakışlarımı yere çevirdim….”
“…Bir küreğe tutunmuş, karşımda erişkin bir kaplan, altımda köpek balıkları, tepemde fırtına ile Pasifik Okyanusu’nun ortasında yapayalnız ve öksüz kalmıştım. Başarma şansımı mantıklı olarak düşünebilseydim, mücadele etmekten kesin vazgeçer ve köpek balıkları tarafından yutulmadan önce boğulacağımı umarak küreğin ucunu bırakırdım. Ama bu göreceli güvenlik anlarımın ilk dakikaları boyunca aklımdan hiçbir düşünce geçtiğini anımsamıyorum. Havanın aydınlandığını bile fark etmemiştim. Küreğe tutundum. Tanrı bilir neden, yalnızca küreğe tutundum…”



 "Allah’a şükürler olsun, Dünyaların Efendisi, Kıyamet Günü’nün Merhametli, Şefkatli Hükümdarı!” diye mırıldandım. (Orjinal baskıdaki kitapta burada Kuran'dan Fatiha Suresi'nin ilgili ayetlerinin söylendiği Türkçe baskısında belirtilmektedir. Yani söz konusu bölüm orjinalinde "Elhamdülillahi rabbil alemin, er rahmanir rahim, maliki yevmiddin" şeklindedir) Richard Parker‘a dönüp “Titremeyi kes” diye bağırdım. “Bu bir mucize. Bu Tanrısallığın kanıtı. Bu…bu…” öylesine harika ve gerçek dışı bir şeydi ki, ne olduğunu bulamamıştım. Soluksuz, sözcüksüz kalmıştım. Kollarımı ve bacaklarımı açarak brandanın üzerine uzandım. Yağmur iliklerime işliyordu. Ama gülümsüyordum. Üçüncü derece yanıklara neden olacak bu elektrik çarpmasını, gerçek mutluluğu hissettiğim ender anlardan biri olarak anımsarım…”
    
YAZAR YANN MARTEL KİMDİR?:
    Kanadalı yazar Yann Martel, 25 Haziran 1963 yılında Salamanca’da (İspanya) doğmuştur. Babasının diplomat olmasından dolayı Kosta Rika, Fransa, Meksika gibi ülkelerde de bulunmuştur. Yetişkinliğinde Türkiye, İran, daha çok da Hindistan gibi ülkelerde zamanını geçirmiştir. Halen Kanada’da yaşayan yazar, ilk kitabı olan “Seven Stories”i 1993 yılında yayınlatmıştır. Esas ününü Pi’nin Yaşamı kitabıyla yapmıştır. Bu romanla en kayda değer ödüllerden olan Man Booker Ödülünü kazanmıştır. “Self” isimli ilk romanı da Kanada’da “İlk Roman Ödülü” kazanmıştır.

       

Romanın tanınmasına ABD Başkanı Obama da dolaylı olarak katkıda bulunmuştur. Birkaç yıl önce yazara gönderdiği mektupta roman için “Tanrı’nın varlığının zarif bir ispatı” şeklinde düşüncesini belirtmiştir. “Pi’nin Yaşamı” kitabı dikkati çekip ödüller kazandıktan sonra, bu romanın Brezilyalı yazar ve fizikçi Moacyr Scliar’in “Max and Cats”(1990) isimli romanından intihal yapılarak yazıldığına dair haberler çıkmıştır. Bu romanla kendi romanı arasında kayda değer benzerlikler taşıdığı bazı edebiyat otoriteleri tarafından ve medya tarafından belirtilmiştir. Scliar’in romanında da Berlin’de Nazi’lerden kaçan bir Yahudi ailesinin hayvanat bahçesindeki hayvanlarla birlikte yolculuğu ve bu yolculukta geminin kaza geçirmesi söz konusuydu. Bu hayvanlar arasında bir de jaguar vardı. Yazar Martel, “konuyu aşırma” suçlamaları ile ilgili olarak ilgili kitabı bildiğini fakat okumadığını söylemiştir. Yazılanlara göre iki yazar, konuyu aralarında halletmişler ve Yann Martel, kitabın konusundan esinlendiğini ve yazarına da kitabının sonraki baskılarında (yazar Scliar’e) teşekkür mahiyetindeki ifadeleri dış ülkelerdeki bazı baskılarda yer almıştır. En azından “bir esinlenme” söz konusu olsa da, yazar Martel, yazdığı romanla mevcut konuyu çok iyi geliştirmiş ve yazmıştır.
   Yann Martel halen Kanada’da Montreal’de yaşamaktadır. Kanada Başbakanına her hafta kitap yollaması ile ilgili olarak “Kimin ne okuduğu, kitap okuyup okumadığı kendi bileceği iş. Sıradan insanların ne yaptığı beni ilgilendirmiyor, insanlara nasıl yaşayacaklarını söylemek bana düşmez ama benim üzerimde söz hakkı olan insanlar söz konusu olunca durum farklı. Onların okumalarını istiyorum çünkü sınırlı, vasat hayalleri bir gün benim kâbuslarıma dönüşebilir” diye açıklama yapmıştır. 


Pİ’NİN YAŞAMI’NIN BAZI UYARLAMA DENEMELERİ:
   Eser, 2003 yılında İngiltere’de bir tiyatro oyununa uyarlanmıştır. Bu uyarlamada sadece altı kişi rol almış, Richard Parker isimli Bengal kaplanını da bir oyuncu canlandırmıştır. Romanı resimlemek ya da romanın yeni baskısında kullanılmak üzere resimlerinin yapılabilmesi için bir yarışma açılmış ve bu yarışmayı Tomislav Torjanac kazanmıştır. Eserlerinden örnekler için: www.torjanac.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.



Daha sonra romanı filme çekmek için çalışma başlatılmış, fakat çeşitli zorluklarla karşılaşılmıştır. Bazı otoriteler ve hatta film yapım şirketleri tarafından eserin filme uyarlanmasının zorluğu gündeme gelmiş; “filme uyarlanamaz” denmiş, bu nedenle eserin filme çekilmesi projeleri çeşitli nedenlerle gerçekleşmemiştir. Daha sonra yönetmenlerle görüşmeler başlamış ve M.Night Shyamalan, Alfonso Cuaron, Jean Pierre Jeunet ile görüşülmüş, fakat bir sonuca varılamamıştır. Yönetmen Jeunet, filmi CGI bilgisayar teknolojisi yerine gerçek hayvanlarla çekmeyi önermiş, fakat projenin çok daha uzun sürecek olması ve diğer nedenlerle vazgeçilmiştir. Daha sonra filmi yönetecek olan Ang Lee ile anlaşmaya varılmıştır. Yönetmen Lee de kitabı ve senaryoyu okuduktan sonra hemen ikna olmamış “Sanatsal ve ekonomik yönleriyle filme çekmek çok zordu” diye çekincesini belirtmiştir.       
  
ÇOK BAŞARILI VE SADIK BİR UYARLAMA FİLM: Pİ’NİN YAŞAMI (2012)

Yukarıda kitaptan bahsederken daha çok deniz yolculuğu öncesi ilk bölümden bahsetmiştik. Deniz kazası yaşandıktan sonraki bölümünden de bahsederek devam edelim. 16 yaşındaki vejetaryen Hintli genç olan Pi Patel, taşıdığı farklı inançlarla fakat daha çok hayatta ısrarla kalmasını sağlayan “yaşamaya derinden inanma azmiyle” sıra dışıdır.
   İki saat süreli olan filmde (ve tabii romanda) spiritüel gerçekler de alt okuma olarak yansıtılmaktadır. Örneğin yolculuğa deneyimsiz ve ne yapacağını bilmeyen bir genç olarak başlayan kahramanımız yolculuğunu, tüm yaşadıkları ile bir yetişkin olarak tamamlayacaktır. Ya da yolculuk boyunca karşılaşacağı susuzluk, açlık, bilinmezlik, ölüm korkusu gibi yaşamasına engel olan şeyler ve bunlara verdiği tepkiler biraz da herkesin yaşamda başına gelebilecek her tür durumda vermemiz gereken tepkilere veya kabullenmelere atıfta bulunmaktadır.

 

Film, güzel bir Hint şarkısı eşliğinde (Pi’s Lullaby isimli şarkı_ Videosu için: http://www.youtube.com/watch?v=6fr1trE54oU ) ve hayvanat bahçesi görüntüleri ile başlıyor. Pi’yi 5 yaşında, 12 yaşında,  daha çok 16 yaşında, ara sıra da başından geçenleri anlatan 40 yaşındaki bir yetişkin olarak görüyoruz. Deniz kazası sonrasında Büyük Okyanus’ta 227 gün boyunca geçen olaylar yarı masal tadında ve enfes görüntüler eşliğinde iki saat boyunca  izleyiciye sunuluyor. 



FİLMLE İLGİLİ BAZI DETAYLAR:
Filmde kullanılan CGI Bilgisayar destekli teknoloji ile umut edilenden daha başarılı sonuçlar alınmış, özellikle kaplan Richard Parker ile diğer hayvanlar gerçek hayvanlarmış gibi canlandırılmıştır.
Film, 2013 Oscar Ödül adaylıklarında 11 farklı kategoride adaylığa ortak olmuştur. En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Uyarlama Senaryo ödülleri başta olmak ve kalan adaylıklarda da daha çok görselliğe ait olan teknik kategorilerde Oscar Ödül adaylıkları bulunmaktadır. En azından teknik bazı kategorilerde rakiplerini geçmesi rahatlıkla beklenebilir.
Film, IMDB sitesi verilerine göre şimdiden 8.2 gibi yüksek bir puana ulaşmıştır.
Film ülkemizde +13 yaş kategorisi ile gösterime girmiştir. Gerekçe “şiddet ve korku” dozudur. Diğer ülkelerde PG, yani Parental Guidance (Anne baba refakatinde veya onayı) sınıflaması ile gösterime giren film (küçük çocukların hayvanlarla ilgili kimi şiddet sahneleri nedeniyle), ülkemizde nedense PG-+13 sınıflaması ile gösterime girmiştir.
Dört yıl aradan sonra bu filmi yöneten Ang Lee’yi, filmde gemide yolculuk yapan bir kişi olarak görebilirsiniz.
Filmi çeken Fox 2000 Pictures şirketi, filme 120 milyon dolarlık bir bütçe ayırarak önemli bir riske girmiş, fakat sonuçta başarılı olmuşlardır. Filmde tanınmayan oyuncuların kullanılması, hayvanları canlandırmada bilgisayar teknolojisinin nasıl bir sonuç vereceğinin tam olarak kestirilememesi önemli soru işaretleri olarak gözüküyordu.
Filmde zaman zaman gözüken turuncu rengi, biraz da Hindistan’ın baharatlarına gönderme yapan ve hayatta kalmanın (filika-can simidi vb.) sembol rengidir. Tabii bir de Richard Parker’ın…

 

Senaryo (David Magee), kitaptan çok başarılı bir şekilde oluşturulmuştur. Romanda anlatılan her durum ve olay elbette filmde yer almamıştır fakat, senaryo romanın ruhunu tamamıyla verebilmeyi başarmış, yönetmen de bu fırsatı iyi kullanmıştır. Bunun yanında romanda bulunmayan (kaplanın denizde yüzmesi sahnesi gibi) veya çok kısa geçilen (gemi içindeki diyaloglar gibi) kimi sahneler, filme ayrı bir renk katmıştır. Filmin romana sadık kalmış oldukça başarılı bir uyarlama olduğunu, yukarıdaki iki resme bakarak da fark edebilirsiniz. Sol taraftaki resimde romanın orijinal kapağı, sağ taraftaki resimde de filmden bir sahne görülmekte. Kişisel olarak gerek romanı okurken, gerekse filmini seyrederken büyük keyif aldığımı rahatlıkla söyleyebilirim. Romanda okuduklarınızın filmde hayal ettiğinize yakın bir şekilde gerçekleştiğini görmek insana ayrı bir keyif veriyor. Bu ayki Oscar Ödül Töreninde bu film önemli başarılar elde eder, çok sayıda ödülü elde ederse ülkemizde filmin belki yaz aylarında yeniden vizyona girme şansı da olabilecektir. Eğer filmi izlemediyseniz, özellikle 3D gösterimi sunan sinemada seyretmenizi tavsiye ederim. Yazar Martel de film uyarlamasını beğenmiş ve okurlarını filme gitmesini tavsiye etmiştir.
  BLOG NOTU:  Film, yaşama mücadelesi ve azmi ile inanç kavramları üzerinden evrensel bir temayı çok başarılı olarak yansıtmaktadır. Filmin "En İyi Film" dalında Oscar alma şansı esasen bu nedenle yüksektir. Fakat, Oscar ödüllerini dağıtan Amerikalı Akademi üyelerinin milliyetçilik damarlarının kabarmak istemesi nedeni ile "Argo" veya "Lincoln" gibi filmleri seçmesi de çok olağan karşılanmalıdır. "Life Of Pi"nin teknik dallarda bazı Oscar ödüllerini kazanması bence neredeyse kesin gibidir. 
 
SON SÖZ VE DİĞER BAZI SEÇENEKLER:
    Sonuç olarak ister Pi’nin Yaşamı kitabını, ister filmini sıkılmadan okuyabilir veya izleyebilirsiniz. En güzeli, önce romanı okuyup sonra filmini izlemek olacaktır. Özellikle filmdeki olağanüstü zengin görselliği izlemek için dahi film izlenmeye değerdir. 2013 Oscar ödüllerinde en azından bu kategoride ödül almaması şaşırtıcı olacaktır. Filmin, gelecek yıllarda bir “klasik film” olması da oldukça olasıdır.   
    Bu roman ve film ile ilgili olarak diğer benzer seçeneklere bir göz atalım: (Aşağıda ismi geçen kitap ve film isimlerinin üstüne tıklayarak ilgili linklere ulaşabilirsiniz)
Romanın yazarı, hayatta kalma ve denizde kazanma mücadelesi ve yabani hayvanlarla yaşamak veya karşılaşmak konulu kitap ve çizgi roman seçenekleri şunlar olabilir:
Baykuş Kitap’tan çıkmış olan “Bağdat’ın Aslanları” çizgi romanını okuyabilirsiniz. 2003 baharında bir Amerikan bombardımanı sırasında bir aslan sürüsünün hayvanat bahçesinden kaçarak Bağdat sokaklarında başıboş gezmesi gerçek haberinden ilham alınarak yazılıp çizilmiş bu grafik romanı, hem gençler, hem de yetişkinler beğeniyle okuyacaktır.
AKUT Yayınlarından çıkmış olan “Yabani Hayvanlarla Yaşamak” kitabını isterseniz edinip okuyabilirsiniz. Özellikle bulunduğu konum itibarıyla, sakatlanmış, yaralı, hasta veya bitkin yabani hayvanlarla karşılaşma ihtimali bulunan insanlara kılavuzluk etmek üzere, yaban hayat veterineri Ahmet Kütükçü tarafından hazırlanmış bu rehber kitap size yardımcı olacaktır. 
     Ernest Hemingway’in kısa romanı olan “Yaşlı Adam ve Deniz” kitabını okuyabilir veya okutabilirsiniz. 100 Temel Eser kapsamında olup çocuk ve gençlere okutulması tavsiye edilen bu kısa romanda yaşlı bir adamın denizde bir kılıç balığını yakalamakla ilgili verdiği mücadele, sade bir anlatımla veriliyor. Yazar Yann Martel’in Türkçe’ye çevrilmiş diğer romanı olan “Beatrice ve Virgil” isimli kitap da diğer bir seçenek olabilir. Benim okumadığım bu romanda aç ve korku dolu bir eşek Beatrice ile Virgil isimli bir maymunun epik yolculuğu konu ediliyor.

Ya da Türkiye’de yayınlanan ilk Ken Parker çizgi romanı olan ve Alaska başlığı altında “Beyaz Balina” ismiyle yayınlanan, Parantez Yayınları’ndan (sonra Rodeo Kitap) yeni baskısıyla “Ken Parker-Denizde Av” ismini alan macerayı okuyabilirsiniz (Yeni-Altın Seri No:9). Yer yer “Moby Dick” romanı ve filminden tatlar içeren bu macerada, insan ruhundaki acımasızlık ve doğanın tahribi konu ediniliyor.

Vahşi hayvan ile dostluk, denizde hayatta kalma ve denizde kazanma mücadelesi konulu film seçenekleri ise şunlar olabilir:
Bir çocuk ile bir çitanın sıra dışı dostluğunu anlatan hoş bir aile filmi “Duma” iyi bir seçenek olacaktır. Benzer bir çocuk/gençlik veya aile filmi olarak Free Willy filmi de (IMDB Notu:5.6) katil bir balina ile bir çocuğun dostluğunu anlatmakta. Yönetmen Alfred Hitchcock’un neredeyse tek mekanda çektiği siyah beyaz film Lifeboat (Yaşamak İstiyoruz) bir deniz kazası sonrası kazadan kurtulanların bir kurtulma sandalında  verdikleri yaşam mücadelesine başarıyla odaklanıyor.
     Yaşlı Adam ve Deniz filmini/filmlerini seyredebilirsiniz. Romandan yapılan ilk uyarlamada, Spencer Tracy’nin başrol oynadığı 1958 yapımı olan gerçek bir klasik film (burada)(IMDB Notu: 6.9) ve bence seyredilmesi gerekli de bir film. Aynı romanın 1990 yapımı ve başrolünü Anthony Quinn’in oynadığı ve IMDB Notu:6.4 olan diğer bir uyarlama film (burada) de mevcut. Fakat, 1999 yapımı olan Aleksandr Petrov’un yönettiği Old Man and The Sea isimli animasyonu seyretmenizi özellikle tavsiye ederim. 20 dakikalık bu animasyon filmi Youtube sitesi üzerinden ve http://www.youtube.com/watch?v=W5ih1IRIRxI adresinden İngilizce altyazılı olarak ya da hemen aşağıdaki video bölümünden de izleyebilirsiniz. (IMDB Notu: 8.0) 



Bu animasyonun yapımı için 29.000 yağlı boya resim oluşturulmuştur. Adeta flu ve epik bir rüya tadı veren bu sanat eseri de romanın çok başarılı bir uyarlaması. 2000 yılında “En İyi Kısa Film Animasyon Oscarı” alan filmin ayrıca 11 farklı ödülü de bulunmakta. 

    2000 yılı yapımı Mükemmel Fırtına (Perfect Storm)(IMDB Notu:6.3) isimli film de başka bir seçenek olabilir. Bu filmin konusu, denizde bir fırtınaya tutulmakla ilgili ve gerçek olaylara dayandığı iddia ediliyor. Başka bir seçenek, Tom Hanks’in başrolünde oynadığı ve Robert Zemeckis yönetmenliğindeki Yeni Hayat (Cast Away), (IMDB Notu: 7.6). Bir uçak kazası sonrası ıssız bir adaya düşen bir adamın hayatta kalma mücadelesine ortak olduğumuz bu film başarılı ve güzel bir filmdir.

    Yönetmen Ang Lee’nin en iyi filmlerinden olan ve Uzakdoğu dövüşünü bir şiir estetiğinde çektiği Kaplan ve Ejderha (IMDB Notu:7.9) filmini de seyretmenizi tavsiye ederim. Yönetmen Lee, bu film ile dünya çapında tanınmaya başlamış ve bu filmi En İyi Yabancı Film ödülü dahil olmak üzere dört Oscar ödülü almıştı. Bu filmin devamının bu sene çekileceği belirtilmektedir.     
Bir de denize düşen bir çiftin köpek balıkları ile birlikte yaşadığı kabus dolu saatleri anlatan Açık Deniz (Open  Water)(2003) filmi de diğer bir seçenek olabilir.(IMDB Notu:5.8)

MERAKLISI İÇİN İLGİLİ DİĞER LİNKLER:
  
Filmin 2013 Oscar adaylığı da bulunan müziğinin (soundtrack) Ambika Jois ve Amal Lad tarafından yorumlanan diğer bir videosu burada.
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder