31 Temmuz 2013 Çarşamba

SÜPER İYİ GÜNLER –Mark HADDON (KİTAP)


    Geçenlerde okuduğum hoş bir kitabı tanıtmak istiyorum: İngiliz yazar Mark Haddon’un yazdığı, kısa adıyla “Süper İyi Günler” romanı. Kitabın alt başlığı ile tam adını yazacak olursam “Süper İyi Günler ya da Christopher Boone’un Sıradışı Hayatı”. Romanın orijinal ismi ise “The Curious Incident of the Dog in the Night Time”, kaba bir çeviriyle “Köpeğin Gece Vaktindeki Tuhaf Olayı”.
    Romanda 15 yaşında, otistik özellikleri bulunan bir genci, kendi ağzından hem tanımaya başlıyor hem de yaşadığı durumlara ortak oluyoruz. Babasıyla yaşayan Christopher, dünyayı biraz farklı algılıyor, bu nedenle de kendi yaşıtlarından farklı bir dünyası var. Örneğin sıradan romanları okumuyor, daha çok matematik ve bilim okuyor. Bir cinayet romanı yazıyor. Kendi köpeğinin anlaşılmaz bir nedenle öldürüldüğünü gördükten sonra, bir dedektif gibi köpeğinin katilini bulma sürecini yazmaya başlıyor. Genç yazar Christopher, her ne kadar “Bu komik bir kitap olmayacak, Espri yapmasını bilmiyorum…” diye belirtse de çok içten, sıcak, naif anlatımıyla bizi gülümsetiyor, hatta yer yer kahkaha ile güldürüyor.

   Kısaca romanın konusunu toparlayacak olursak; Christopher Boone isimli otistik genç okulunda özellikle matematik alanında oldukça başarılı bir öğrencidir. Bir gece vakti Wellington isimli köpeğin tırmıkla öldürülmüş olduğunu görür ve köpeğin katilini bulmaya azmeder. Kendi yaşayış tarzına ve durumuna uymayan durumlarla yüzleşir, bu arada babasıyla da arası bozulmaya başlar. Yıllar önce kalp krizi geçirdiği için birden ortadan yok olan annesine özlemi artmaya başlar. Fakat yaşam, direnen ve mücadele edenlere hoş sürprizlerini yapacaktır. 

 KİTAPTAN BAZI BÖLÜMLER:

“… Ben yalan söylemem. Annem bunun iyi bir insan olmamdan kaynaklandığını söylerdi. Ama bunun nedeni iyi bir insan olmam değil. Bunun nedeni yalan söyleyememem…

… Otobüsle okula giderken peş peşe 4 kırmızı araba gördüm, bunun anlamı o günün İyi Bir Gün olacağıydı. Bu yüzden Wellington için daha fazla üzülmemeye karar verdim. Okuldaki psikiyatrist Bay Jeavons, bir keresinde bana neden peş peşe 4 kırmızı arabanın İyi Bir Gün, peş peşe 3 kırmızı arabanın İyi Sayılabilir Bir Gün ve peş peşe 5 kırmızı arabanın Süper İyi Bir Gün olduğunu ve neden peş peşe 4 sarı arabanın, kimseyle konuşmadığım, tek başıma oturup kitap okuduğum ve öğlen yemeğimi yemediğim ve hiç risk almadığım Kara Günlerden biri anlamına geldiğini sordu. Ayrıca oldukça mantıklı biri olduğumu ve böyle pek de mantıklı olmayan bir şekilde düşündüğüm için çok şaşırdığını söyledi. Her şeyin düzen içinde olmasından hoşlandığımı söyledim...

…Babam yumruğuyla masaya o kadar şiddetli vurdu ki tabaklarla onun çatalı ve bıçağı zıpladı ve benim jambon dilimim de brokoliye değdi, bu yüzden jambonu da brokoliyi de artık yiyemeyecektim. Sonra bağırdı: “O adamın adı benim evimde bir daha anılmayacak.” “Neden?” diye sordum. “O adam bir şeytan” dedi. “Bu, Wellington’u öldürmüş olabileceği anlamına mı geliyor?” dedim. Babam ellerini kafasına koydu ve “Tanrım bana yardım et” dedi…



…Tanımadığım insanlara alışmam zaman alıyor. Örneğin okula yeni görevliler geldiğinde onlarla haftalarca konuşmam. Zararsız olduklarını anlayana kadar onları sadece izlerim. Sonra onlara kendileri hakkında sorular sorarım, evcil havyaları olup olmadığı ve en sevdikleri rengin ne olduğu ve Apollo Uzay Uçuşu hakkında ne bildikleri gibi ve onlardan evlerinin bir planını çizmelerini isterim…”       





  Sonuç olarak, otizm gerçeği ile ilgili hem bir şeyler öğrenmek, hem de güzel vakit geçirmek isterseniz “Süper İyi Günler” romanı iyi bir seçim olacaktır. Tabii bulabilirseniz…

BLOG NOTU: Fotoğrafçı Diane Arbus’un çektiği ve Notos Öykü Dergisi’nde yayınlanan “A Brooklyn Family” isimli fotoğrafa bir öykü yazmamdan sonra ( fotoğraf ve öyküm burada) “Otizm ve Otistik Çocuklar” ile ilgili daha geniş çaplı bir araştırma yapmaya başlamıştım. İnternetten Mark Haddon’un ödüllü “Süper İyi Günler” isimli romanının varlığını öğrendim ve kitabı edinmek istedim. Maalesef  Türkiye İş Bankası Yayınları arasından Nisan 2004 yılında çıkan bu kitabın baskısı tükenmişti ve gerek kitapçılarda, gerekse internet sitelerinde kitabı bulmak hiç kolay gözükmüyordu. Ben, ancak tanıdığım bir sahafın yardımı sayesinde bu romanı edinebildim. T.İş Bankası Yayınları’nın da tekrar baskı yapma niyeti yok gibi gözüktüğü için, eğer bir şekilde kitabı bulursanız kaçırmayın ve okuyun derim.

MERAKLISI İÇİN İLGİLİ DİĞER LİNKLER:

Fotoğrafçı Diane Arbus’un “A Brooklyn Family” isimli fotoğrafından esinlenerek yazdığım, otistik bir çocuğun yaşadıkları ile ilgili kısa öyküm "Benim Gözümden" burada.   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder